E bu kadar mı? Bunlar benim dışımdaki insanlarla olan ilişkilerimin tanımladığı etiketler.
Ben bunlardan ibaret değilim tabii ki. Ya da ben öyle olduğumu düşünmek istemem.
Mesela başlangıç seviyesinde gitar çalarım. Hamile kalmadan evvel ders alıyordum; dün çıkarttım bir oktav notalara bastım çok hoşuma gitti. Murat'ın da gitti tabi:)
Ondan sonra sıkı bir dizi film izleyicisiy(d)im. Göksel isyanlarda. Artık hiç film izleyemiyoruz benim yüzümden diye. O kadar uzun boş vakit bulup da bir oturuşta film izleyemiyoruz ki canım! Bölük pörçük de sevmiyorum.
Aradan 3 saat geçiyor bir açıyoruz;
"Bu kimdi şimdi? Kocası mıydı, sevgilisi mi? Ay bunlar şimdi ne CIA mi ben anlamadım? Biz bu filmi mi izliyorduk ya ben bu kadını hiç hatırlamıyorum (çünkü ilk sahnesi!)" gibi anlar yaşıyorum. Haliyle Göksel'e de gına geliyor. Açıyoruz sonra 2. sınıf aksiyon diziler. Yarabbi hayatımda bu kadar kötü diziler izlememiştim. İsim koyduk onlara. İzlerken dedim "OOooo! this is some quality TV" (Çok kaliteli bir şov) , oradan kaldı "quality TV". Göksel artık sorarken normal film mi açayım yoksa quality TV mi? diye soruyor. O dizilerin de faydası çok ama; günahlarını almayayım. Böyle boş boş ekrana bakıp gözler açık uyku modunda vakit geçirmek isterseniz işte aradığınız bunlar! Şimdi isim vermek istemiyorum ( zaten hatırlamıyorum) ama illa soran olursa yorumlara yazarım bakıp isimlerine.
Kendi çapında rüzgar sörfü yapmaya çalışan birisiyim. Her yaz gideriz, 3-5 gün debelene debelene vakit geçiririz board üstünde. Tatillerimiz nedense böyle kas ağrısıyla, çürükle, yarayla, bereyle geçiyor hep bizim. Yazın sörften, kışın kayaktan dönünce 3 hafta da kendimize gelebiliyoruz. Evet çok dingin geçiyor adı üstünde "tatil"lerimiz. Artık Murat'la aynı performansı gösterebilecek miyiz yoksa 10 numara 5 yıldız her şey dahil tatil köyüne gidip "Canım ben şöyle bir 5 gün uyuyacağım, beni Pazar günü uyandırırsınız" deyip havuz başında şezlongda uyuya kalan tiplerden mi olacağız? merak ediyorum.

İyi kötü okur-yazarlığım vardır. Geçmiş zamanda bırakmadığım, sıkı sıkı tutunup Murat'la şimdime taşıdığım yegane bileziğim herhalde. Halen (çoooooook yavaşlasam da) okurum ve bu blog sayesinde de yazarım.
Adında anne var diye bloğun, annelik üzerine yazıların da olması, ileride de sadece annelik üzerine yazacağım anlamına gelmesin yalnız okuyucum. Her şeye bulaşma hakkım saklı tutarım; zira günü gelir dolarım taşarım kusarım buralara; bu da nereden çıktı demeyin bana.
Zaten yine bir kaşıntı tuttu beni; bir değişiklik şart gibi gibi. Saçlara dokunamıyorum malum, boyatmıyorum bile. E kıyafet desen alamıyorum bu halde; kabinler bana dar geliyor (baya dar, ben kocamanın onlar dar), demek ki burayla oynayacağım :) Birkaç adım attım; hadi bakalım hayırlısı kısa zamanda görürsünüz sizler de zaten. Ya burada ya facebookta ya twitterda.
Neyse, Yine sarmaşık gibi dolandım durdum sayfada da gelemedim kıssadan hisseme. Dünya emekçi kadınlar gününü de geçirdiğimiz haftada beni alan düşüncelerdi bunlar halbuki, geç kaldım yazmaya.
Diyeceğim şudur ki; Anne olmak kutsal, ulvi, abidik gubidik, büyülü, flu böyle şok şukela bir şey değil. Anne olmak isteyen her kadın anne olur (lütfen doğurmakla anne olmayı karıştırmayın), istemeyen olmaz. Anne olmak yutan eleman değildir; anne olunca bütün sıfatlar sıfırlanmaz. Kadın başka şeyler oldukça daha iyi anne olur, iyi eş olur, iyi insan olur. O yüzden anneysen anne kalma sayın okuyucu; başka bir şeyler daha ol. Arkadaş ol, eş ol, gezenti ol, ne istersen ol. Son tahlilde, bir şeyler daha olmayı iste sevgili anne ki, arada anneliği askıya as ki, özle onu; koşa koşa git al askıdan geçir üzerine zamanı geldiğinde kokla yakasını "hımmm... ohh.. mis gibi. Çok özlemişim" diyebilesin.
Kaydırarak şansa derece yapan öğrenci cümlesine bayıldım:) sen kelimeleri seviyorsun,onlar da seni. Yine bir emzirme sonrasında büyük keyifle okudum sayın anne -yazarım,her konuda yazılarını severek beklerim. Küçük adama kocaman sevgiler...
YanıtlaSilÇok güzel sözlerin için teşekkür ederim :) Umarım layık olabilirim her zaman canım arkadaşım:)
SilKatılıyorum Esra da ne ara yapacağız bunları? Ben de çok aktif bir kadındım. Kayağı, yüzmeyi, dalmayı çok severim. Geçici olarak sıfırladım kendimi. Kreş zamanı gelene kadar sabredeceğiz galiba! Sevgiler :)
YanıtlaSilYaparız yine. Ben inanıyorum ( aahahah gülmeden edemedim :) ). Ya tabi bebekle aktif olmak çok zormuş. O sebeple eskisi gibi aktiviteler olmasa da daha ufak kalibre işlerle başlanabilir belki. Ne biliyim evde mandala çizmek gibi mesela!:)
SilGerçekten çok güzel bir konuya değinmişsiniz anne olanlar için farkındalık kazandıracak bir yazı.Anne olmak evet fedakarlık ister ama hayatı sadece çocuğuna adamak bir süre sonra insanın tüm enerjisini tüketiceğini düşünüyorum.
YanıtlaSilAynen :) İnsan iyi anne olabilmek için de kendine vakit ayırmalı.
Sil